<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d15168162\x26blogName\x3d%C4%B0z+B%C4%B1rakanlar\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLUE\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://izikalanlar.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://izikalanlar.blogspot.com/\x26vt\x3d-5903115716667395520', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Perşembe, Ağustos 25, 2005

Lenin

Vladimir İliç Ulyanov Lenin(..._1924)

Bir siyaset kuramcısı ve eylem adamı olan Lenin, ustası Marx?ın görüşlerine uygun bir toplum yaratmak için, son derece geri kalmış bir ülke olan Rusya?da iktidarı ele geçiren Sovyet sisteminin temellerini attı, ama bu sistem yetmiş yıl sonra beklenmedik bir biçimde dağıldı. İktidarın zorla ele geçirilmesini ve proletarya diktatörlüğünü şiddetle savunan 1917 Rus Devrimi?nin önderi, komünizm umutlarının simgesi olmayı hala sürdürüyor.

Devrimin Kuramcısı

1870 yılının Nisan ayında, Simbirsk?te okumuş bir burjuva ailesinde dünyaya gelen Vladimir İliç Ulyanov, yükseköğrenim gördü. Eğitim müfettişi olan babasının mesleki kariyeri, Çarlık Rusyası?nda serfliğin kaldırılmasından sonra (1861) meydana gelen derin toplumsal değişikliklerin bir göstergesidir. 1887?de ağabeyinin Çar 111. Aleksandr?a karşı suikast girişimine katılma gerekçesiyle idam edilmesi, Viladimir Ulyanov?un devrimciliğe bağlanmasında belirleyici bir rol oynamıştı: Narodnik adı verilen halkçıların düzenlediği bu komplonun başarısızlığa uğraması, Lenin?i, ortaöğrenimini bitirdikten sonra Samara ve Kazan?daki Marksist yönelimli gruplarla ilişki kurmaya yöneltti.

Kazan Üniversitesi?nden atılan Lenin yükseköğrenimini Sen-Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi?nde tamamlarken, aynı zamanda işçi ve öğrenci hücrelerinde yer almayı da sürdürdü. Bu faaliyet boyunca yürüteceği politik mücadelede sürekli yanında olacak karısı Nadejda Krupskaya ile de burada tanıştı. Bu arada, kitaplar, broşürler ama daha da çok Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi?nin resmi metinlerini ve gazete makalelerini yazmaya başladı. Kullandığı sloganlara ve savunduğu görüşlere bakıldığında, o dönemdeki çatışmalar da göz önünde bulundurulursa, üslubunun alabildiğine polemik, hatta kimi zaman hakarete varacak derecede ağır olduğu söylenebilir: bir yandan çoğu kez düşman gibi gösterdiği rakiplerini gözden düşürmeye çalışırken, bir yandan da rakip devrimci örgütler arasındaki zorlu mücadelelerde militanları kendi doğrultusunda harekete geçirmeye çaba harcıyordu. İsviçre?ye (Plehanov ile görüşme), Paris?e (Paul Lafargue il görüşme) ve Berlin?e (Liebknecht ile görüşme) yaptığı bir geziden sonra, 1895 yılının Aralık ayında Sen-Petersburg?da tutuklandı ve üç yıl Sibirya?da sürgüne mahküm edildi; sürgün yıllarında Rusya?da Kapitalizmin Gelişmesi (1899) adlı eserini yazdı. Bu eserde, büyük sanayi işçilerine tarımdaki ücretlileri ekleyerek, ülkesinde 50 milyon dolayında proleter ve yarı-proleter olduğunu ileri sürdü. Resmi istatistiklere göre 1897?de 128 milyonluk nüfus içinde yalnızca 2 milyon kişiden ibaret olarak gözüken işçileri Rus toplumunda egemen güç olarak gösteren bu anlayışın temelinde devrimci yolu meşrulaştırmak ve yazarın Rusya ekonomisinin köklü birtakım değişikler yaşadığı yolundaki tezini kanıtlamak yatıyordu: Tarımda piyasa yasalarının egemen olmasının da gösterdiği gibi Rusya?ya kapitalizmin girişi geri döndürülemez bir süreçtir.

Bu nedenledir ki, Siavsever veya Narodnik akımların yaptığı gibi, Batı Avrupa?dakinden farklı özel bir gelişme doğrultusunu haklı çıkartacak bir Rus özgüllüğünü temel almak mantıklı olmayacaktı. Tam tersine, Lenin?e (1901?de Zaria dergisinde bu takma adı benimsemişti) göre, Rusya, tarım sektörünün büyüklüğüne rağmen sınai kapitalizm evresini yaşamak zorundaydı. Bu ülkede kapitalist gelişmeyi ve uygarlığın atılımını frenleyen şey, siyasi rejim ve tüm topluma derinlemesine kök salmış toplumsal ilişki olarak otokrasiydi. Bolşevik önder, bu geri kalmışlığın yeni bir kanıtını 1905 Devrimi?nin başarısızlığa uğramasından çıkardı: Rus burjuvazisi rejimi liberalleştirme yeteneğinden yoksundu ve Fransa?daki veya İngiltere?deki sınıftaşlarından farklı olarak çağdaşlaşma sürecini yönlendiremiyordu. Bu nedenle Rusya Ortaçağ kurum ve toplumsal gruplarıyla dolup taşıyordu. İktidara gelecek olan partinin görevlerinden biri de bunları ortadan kaldırmak olacaktı.

Tek Partinin Mucidi

Aydın bir burjuvazinin yokluğu, Rusya?da birçok sonuç doğuruyordu: İşçiler liberal bir burjuvaziyle karşı karşıya gelmemiş ve Batı?da olduğu gibi sınıf mücadeleleri boyunca bir politik kültür edinememişlerdi. Bu nedenledir ki işçilere sosyal demokrat sınıf bilinci ancak dışarıdan, özellikle aydınlardan taşınabilirdi. Dolayısıyla sınıf bilincini oluşturma ve aynı zamanda sınıflar arası güç ilişkisini dönüştürme görevi partiye düşüyordu. Böyle bir kaldıraçla, şu zorunlu koşula uyduğu takdirde parti gücünü kat be kat artırabilirdi: ?irade birliği?ni oluşturup sürdürmek.

Rus sosyal demokrat akımları arasındaki çatışmaların odağında örgütlenme sorunu yer aldı: 1903?te Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi?nin İİ. Kongresi sırasında, Lenin yandaşları (bu kongreden sonra Bolşevikler [Rusça ?çoğunluktakiler?] olarak anıldılar), Martov önderliğindeki rakipleri Menşevikler (?azınlıktakiler?) ile karşı karşıya geldiler. Ancak kısa süre bu iki grup arasındaki güçler oranı değişti ve sürgünlerle, polis baskısıyla ve perspektif yoksunluğuyla derinleşen tartışmalar sonucunda bu iki eğilim arasındaki kopuş gerçekleşti. 1900?den beri sürgünde yaşamakta olan Lenin, Rusya?ya geri döndü ve 1905 Devrimi sırasında Paris, Krakow ve Zürich?e gitti. Bir süre sonra iki eğilim arasında bir yakınlaşma olduysa da, Lenin, 1912?de Prag?da Bolşevik Partisi?ni kurdu. 1917 Şubat Devrimi?nden sonra, Almanya?dan kapıları mühürlenmiş uluslar ötesi bir trenle diğer siyasi sığınmacılarla birlikte ülkesine geri döndüğünde Lenin artık on binlerce insanın başında bulunuyordu:

Bolşeviklerin sayısı Ekim 1917 Rus Devrimi arifesinde dört yüz bine yaklaşmıştı.

Ne var ki Lenin partinin sayısal gücünden çok Rus toplumunun içten içe kaynayışının yarattığı imkanlarla ilgileniyordu: Burjuva Demokratik Devrim aşamasını atlayarak iktidarın proletarya tarafından fethi için doğrudan mücadeleyi öneriyordu. Ünlü Nisan Tezleri (1917) Troçki?nin ona katılmasını sağlarken, kimi Bolşeviklerin bu politikaya karşı çıkmasına yol açmıştı: Zinovyev ve Kamanev, 1917 kasım ayında Bolşevik Partisi Sovyetlerde çoğunluğu sağladığında Lenin?in ?Bütün iktidar Sovyetlere? sloganı doğrultusunda önerdiği ayaklanma yoluyla iktidarı ele geçirme politikasını benimsemediler. Kapitalizmin son aşamasında (emperyalizm) olduğunu ve bir tekelci devlet kapitalizmi biçimini aldığını düşünen devrim teorisyeni, Bolşevikler?in iktidar olabileceklerini ilan etti. Ancak bunu mümkün kılabilmek için, denetim, gözetim ve şiddet araçlarını, kendisinin üstün ve egemen bir rol oynadığı alabildiğine sınırlı bir makam olan polit büronun yönetimindeki partinin ellerinde yoğunlaştırılması gerekiyordu.

İktidar Uygulaması

Köylülere toprak dağıttıktan ve 1918 yılının Mart ayında Brest-Litovsk Antlaşması ile Almanlara geniş toprakları terk ettikten sonra rejim yıkıcı bir iç savaşla karşı karşıya kaldı. Bu, ?Savaş Komünizmi? adı verilen bir döneme yol açtı: tüm ekonominin millileştirilmesi, ayni vergiler. Bolşevikler iç savaştan galip çıktılarsa da, ülke yıkıma uğramıştı.

1921?de Lenin yön değiştirdi ve Yeni Ekonomi Politikası (NEP) adı altında piyasanın sınırlı bir biçimde geliştirilmesini teşvik etti. Ancak rejimin siyasi yapıları buna uygun biçimde esneyemedi. 1917 Ekim ayında açılan ve 1918 Ocak ayında Kurucu Meclis?in dağıtılmasına ulaşan süreçte, Bolşevikler?in dışında kalan partiler, sendikalar ve diğer dernekler yasaklandı; kamusal özgürlükler kaldırıldı. NEP ile birlikte, dini inançların kovuşturulması, bir temerküz kampı sisteminin kurulması sürdürüldü. 1921 mart ayında Kronştadt bahriyelilerinin ayaklanmasının bastırılışı, şiddet politikasının sürdürülmesinin simgelerinden biri olarak kaldı.

Tek parti sistemi pekiştirildi, parti içi tartışmalar sınırlandırıldı veya tümden yasaklandı: tek parti, toplumun ahengini gerçekleştirmek üzere tümüyle birleşmiş olmalıydı. Yeni iktidarın Rus (Liberal veya Menşevik) veya yabancı (Bertrand Russel gibi) ilk eleştirmenlerinin işaret ettiği gibi, sosyalizm, omurgasını partinin oluşturduğu siyasi-polisiye bir aygıta dayanıyordu. Lenin?in kendisi de kabul etmişti ki, Marx?ın saptamış olduğu halleriyle toplumsal kurumların bir tür altüst oluşu sırasında, 1917?de iktidarı ele almak için bir erken davranış söz konusu olmuş ve parti sosyalizmin ekonomik temellerini kendi başına atmak zorunda kalmıştı. Bu da parti içinde tasfiye hareketini yaygınlaştırmayı gerektirmiştir: Sürekli temizlik işte bu dönemde kurumsallaştırılmıştır.

Milli Mesele ve Uluslararası Strateji

Lenin iki zorunlulukla karşı karşıya idi: çarlığı yıkmak için, merkezi bir parti öneriyordu; ancak milli taleplerde Rus İmparatorluğu?nu parçalayıcı bir dinamik görüyordu. Nitekim Rus İmparatorluğu?nda milliyete dayalı (Polonyalı, Letonyalı) devrimci partiler vardı; oysa Lenin ?tek irade? adına, federatif değil, merkezi bir parti örgütü arzuluyordu: Özellikle Yahudi işçileri bir araya getirmiş olan Bund?a karşı çıkıyordu. Bununla birlikte, 1914 Savaşı sırasında, halklara kendi kaderlerini kendilerinin belirleme hakkının tanınması gerektiğini ilan etti. Böylece Lenin hem Rosa Luxemburg gibi, milli taleplerin her zaman burjuva karakterli olduğunu savunanlardan, hem de Otto Bauer gibi milliyetlerin ?kültürel özerkliği?ni savunan Avusturyalı Marksistlerden ayrıldı. İktidara gelinip, Stalin Milliyetler Halk Komiseri olarak atandıktan sonra, Bolşevikler, kaba bir biçimde merkeziyetçi bir politika izlemeye koyuldular; nitekim 1921?de bağımsızlık yolunu seçmiş olan Gürcistan?ı işgal ettiler.

1918?dekinden farklı olarak, devletin toprak yapısını düzenlemeyi de öngören 1923?teki yeni SSCB Anayasası?nın hazırlanması sırasında, Stalin, Rusya?nın egemenliğini sağlayan bir şema önerdi. Kimi Gürcü komünistler buna karşı çıkarken 1922 yılının Mayıs ayında bir silahlı saldırıya uğradığı için rahatsız olan Lenin de uyardı. Kremlin?in duvarları arkasında, Stalin?e var gücüyle ama boşuna karşı çıktı. Büyük Rus şovenizmi eleştirisi, geniş ölçüde, stratejik birtakım değerlendirmelerden kaynaklanıyordu. Devrimin Batı?da yayılması umutları, 1919?da 111. Enternasyonal?in kurulmuş olmasına rağmen, boş çıkmıştı: Bunun üzerine Lenin yüzünü sömürge ülkeler halklarına ve Asya?ya çevirmişti. Politik bir analizle, ekonomik düzeydeki bir hiyerarşiyi tersine çeviriyordu. Emperyalizmin egemenliği altındaki köylü milletlerin Sovyetler Rusyası?nın varlığı sayesinde, sosyalizm yoluna girebileceklerini, ancak Büyük Rus şovenizminin bunu engelleyici bir etken olabileceğini düşünüyordu. İşte bu nedenle geçmişteki tutumuyla çelişse de Büyük Rus şovenizmine karşı uyanık olma çağrısı yapıyordu; ancak sonuç alamadı. 1923 yılının Mart ayında uğradığı üçüncü silahlı saldırı sonucunda felç olup konuşamaz hale gelen Lenin 21 Ocak 1924?te yaşama gözlerini yumdu.

Leninci Politika Anlayışının Özgünlüğü

Lenin kimi zaman kendisini tümüyle tek başına bırakan herkese aykırı sloganlar benimsemiştir: Nitekim 1914 Savaşı sırasında, emperyalist savaşı kendi hükümetine karşı bir iç savaşa dönüştürmeyi savunan Avrupa?daki hemen hemen tek siyasi önderdi. Diğer yandan, 1918 yılının Mart ayında büyük bir katılıkla, ilk komünist rejimi kurtarmak için Almanya ile tek başına barışı savunuyordu. Taktik manevralarda Lenin?in esnekliği daha da fazladır; tek bir sabiti vardır: politikayı güçler arası bir mücadele olarak kavrar. Bakış açısı, çağdaş sivil toplumu bitip tükenmek bilmeyen bir iç savaş alanı olarak tanımlayan Marx?ın geleneğine uygundur. Ancak Lenin?in yaklaşımı, bir başka zamanın ve bir başka yönelimin yazarı olan Carl Schmitt?inkinden (1888- 1985) de pek uzak değildir; ona göre politika dost ile düşman arasında ayrım gözetme sanatıdır. Bolşevik lider açısından, parlamenter tipte yöntemler değerlerini yitirdiğinde ayaklanma politik eylemin tepe noktası haline gelir.

Tarih konusunda bilimsel hakikati elinde tuttuğuna inanan Lenin, sonu olmayan bir iğrençlik olan kapitalizmin iğrençliği yerine iğrençlikle dolu bir sonun (devrimci iç savaşın) evla olduğunu düşünüyordu. Rus toplumunu asalaklardan ve kulaklar, ?isterik aydınlar? hatta ?kötü komünistler? gibi açıkça düşman olmasalar da zararlı olan tüm ?nesnel düşmanlar?dan ?temizlemek? istiyordu. Toplumun sağlığa kavuşturulması yönündeki bu görüş, politikanın savaş gibi görüldüğü bir anlayışla birleşiyordu: Daha 1905 Devrimi?nden önce kitlesel şiddet ve ?temizlik? yanlısı olan Lenin, XX. yy başlarında Rusya?nın ve dünyanın yaşadığı trajediler sonucunda bu anlayışını pekiştirdi. Bu çerçevede totalitarizmi doğuran siyasi savaşı önerdi.

Lenin?in Vasiyeti

1922 yılının aralık ayında uğradığı ikinci silahlı saldırıdan hemen sonra Lenin, ?vasiyeti? olarak kabul edilen notlan yazdırdı. ?Kabalığı? nedeniyle Stalin?in Komünist Partisi Merkez Komitesi genel sekreterliği görevinden alınmasını öneriyordu, İktidarın sınanmış, ?eski Bolşevik? birkaç yüz militanın elinde toplanması çağrısını yapıyordu. Böylece Lenin Stalin?in eksiklerini sosyolojik olmaktan çok psikolojik terimlerle dile getiriyor ve Stalin?in aşırılığa vardıracağı ?tek irade?ye yüksek değer biçilmesi konusuna değiniyordu. Kruşçev, 1956?da ?kişiye tapma? tutkusunu eleştirdi. Bu formül, 1903?ten itibaren Lenin?e karşı, onu Robespierre ile karşılaştıran militanlar tarafından kullanılıyordu. Lenin ?Jakobencilik? istiyordu, ama aynı zamanda zorunlu bir merkezileşme ve partinin denetimi altında kitlesel terör uygulanmasını da öngörüyordu.

Rus Devrimi (1917)

Asker ve sivil halkın Birinci Dünya

Savaşı sırasında çektiği acılar, topraksız köylülerle işçilerin kökü eskiye dayanan hoşnutsuzluğunu daha da arttırdı. Bunun yanı sıra askeri başarısızlıklar da imparatorluk topraklarında baskı altında yaşayan uluslar ve liberal burjuvalar karşısında baskıcı Çar rejimini zayıflattı. 1917?de kıtlığın neden olduğu sayısız işçi gösterileri devrime doğru atılan ilk adımdı; devrim dört aşamada gerçekleşti.

1. Şubat Devrimi (Rus takvimi). Petrograd?da 8 ile 13 Mart (Gregoryen takvimi) arasında bir grev ve grevi bastırmakla görevlendirilen birliklerin isyanıyla başladı. Topyekun ayaklanan şehirde iki devrim hükümeti kuruldu: bunlardan birincisi Duma ?nın liberal milletvekillerinden oluşan geçici hükümet, ikincisi ise işçi ve askerlerin Sovyet?iydi. 15 Mart?ta İİ. Nikolay tahttan feragat etti. Kardeşi grandük Mihail, Çar olmayı reddedince monarşi askıya alındı.

2. Prens Lvov hükümeti. Anayasal Demokrat Parti?den (KD) Milyukov?un başkanlığında, Mart?tan Mayıs?a kadar görevde kalan hükümet, Kurucu Meclis seçimlerini hazırladı; savaşı sürdürme kararı, köylü, işçi ve asker Sovyetler?inin tepkisiyle karşılaştı; tepkiler giderek büyüdü. Sürgünden dönen Lenin, acil barış ve toprak reformu taleplerini içeren Nisan Tezlerini yayımladı; parlamento rejimi yanlılarına karşı mücadele verdi. Kerenskiy?in hakim olduğu ikinci Lvov hükümeti (19 Mayıs?15 Temmuz) burjuva demokratlarla Bolşevik olmayan sosyalistleri bir araya getirdi. Brusilov saldırısının başarısızlığa uğraması, orduda giderek artan çözülme ve Petrograd?da bir Sovyetler kongresi toplanması Bolşevik ayaklanmasına

(17 Temmuz) zemin hazırladı. Ayaklanmanın başarısızlığa uğramasının ardından Lenin Finlandiya?ya kaçtı.

3. Kerenski hükümeti (20 Temmuz-6 Kasım). Kerenski hükümeti ılımlı sosyal demokrat eğilimliydi. General Kornilov?un karşı-devrimci ayaklanma girişimine karşı koymak zorunda kaldı; Kornilov?un başarısızlığa uğraması, hükümetin aldığı önlemlerden çok Sovyetler?in kararlı direnişleri sayesinde oldu. Kerenskiy bundan sonra cumhuriyeti ilan etti (14 Eylül); Bolşevikler?in geri dönmesini sağladı ve Kurucu Meclis seçimlerinin tarihini 6 Aralık olarak belirledi.

4. Ekim Devrimi. Kerenskiy?in bu girişimleri, Bolşevikler?in sonbahardan beri büyük ölçüde etkili oldukları işçi ve asker Sovyetler?inin, kararlılıktan yoksun bir geçici hükümete karşı, fiili olarak oluşturduğu karşı hükümeti göz ardı etmek anlamına gelmekteydi. Bolşevikler, kitlelerin radikalleşmesine yanıt verebilmek için, ayrıca da Avrupa?da genel bir ayaklanmanın eşiğinde bulunulduğunu da hesaba katarak Sovyetler?in de desteğiyle Ekim Devrimi?ni başlattılar. 6- 7 Kasım gecesi (eski takvimde 24-25 Ekim) Avrora zırhlısının toplarını Kışlık Saray?a çeviren Kronştadt denizcilerinin desteğiyle Petrograd?a egemen oldular. Kerenskiy kaçtı. 26 Ekim?deki İİ. Sovyet Panrus Kongresi bir halk komiserleri (hepsi Bolşevikler?den oluşuyordu) konseyi kurulmasıyla sonuçlandı; konsey, köylü sınıfı adına büyük toprak sahiplerinin topraklarına el koydu; fabrikaları işçilerin denetimine verdi; 31 Aralık?ta merkezi güçlerle ateşkesi ve 3 Mart 1918?de Brest-Litovsk Antlaşması?nı imzaladı. Ancak yeni rejimin güçlenmesi iç savaş ve dış müdahale sınavlarından geçmesi gerekti.

Lenin Yönetiminde SSCB

Gerçek anlamda 1920 Kasım?ında biten iç savaşın sonunda ülke tükenmişti. Köylerdeki zoralımlar, kırsal kesimin yeni rejime toptan muhalefetine yol açtı. Öteki sol partiler tarafından suçlanan, Sovyetler?in Bolşevikleştirilmesi, 1921 Şubat?ında çok partililiği ve yeni Sovyetler?in özgür seçimini talep eden Kronştadt denizcilerinin isyanına neden olmuştu. Kanla bastırılan, ?Devrim?in ilk askerleri?nin isyanı uyarı niteliğindeydi; 1921 başında toplanan X. parti kongresi buna karşı harekete geçti. Kongre savaş komünizminin sona erdiğini ve yeni ekonomik politikanın (NEP) [Novaya Ekonomiçeskaya Politika] yürürlüğe girdiğini ilan etti. Lenin tarafından savunulan bu politika değişikliği, zoralımların ve savaş komünizminin zorlayıcı önlemlerini ortadan kaldırarak özel girişime kısmi bir dönüşü gösterdi. Ekonomi, önceleri şaşırtıcı bir hız kazandı. Buna karşılık siyasi alanda X. kongre, açık ve birbiriyle çelişen tartışmalar geleneğini kesintiye uğratarak, parti içindeki hizip ve farklı eğilimleri yasakladı. Azınlıktaki bir Bolşevik hizip olan İşçi Muhalefeti açıkça eleştirildi ve partinin birliğine zarar vermekle suçlanan muhaliflere karşı bir tasfiye hareketi başladı. 1917 Kasımı?ndan başlayarak parti, Kızıl Ordu askerleri, memurlar, temel kaygıları toplumsal konumlarını güçlendirmek olduğu için ideolojik aşırılıklar dışında kalan genç şehirliler gibi birçok yeni üyenin akınıyla dikkate değer biçimde büyümüştü. Partinin yeni tabanı, rejimin giderek kurumsallaşmasını yansıttı. 30 Aralık 1922?de kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), bu tarihte Ukrayna, Beyaz Rusya ve Transkafkasya, Rusya cumhuriyetlerini (tüm Orta Asya?yı kaplamaktadırlar) içine alır. 1923 ve 1924?te yenilenen Sovyet Anayasası, cumhuriyetlerin hukuki eşitliğini ve bağımsızlığını ilan etti. Ama gerçekle Birliğin kurumsal işleyişi, merkezi iktidarın cumhuriyetlerdeki organlara müdahalesini kolaylaştırdı. 1936 Anayasası?nın kabulüne kadar bölgesel sınırlarda ve statülerde birçok değişildik yapıldı. Bu anayasa, Sovyetler Birliği?ne, İkinci Dünya Savaşı sonunda yeni düzenlemelerin gündeme geleceği batı sınırları dışında, hemen hemen son biçimini verdi. Mayıs 1922?de geçirdiği kalp krizinden sonra Lenin, siyasi hayata çok az katıldı ve 1923 Martı?nda siyasetten tamamen uzaklaştı; su yüzüne çıkan, parti yönetimindeki muhalefet hareketlerini canlandırmıştı.

BAŞLICA YAPITLARI

?Halkın Dostları? Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Savaşırlar? (1894)

Rusya?da Kapitalizmin Gelişmesi (1896/99)

Ne Yapmalı? (1902)

Bir Adım İleri İki Adım Geri (1904)

Demokratik Devrimde Sosyal Demokrasinin İki Taktiği (1905)

Materyalizm ve Ampriyokritisizm (1908)

Emperyalizm Kapitalizmin En Yüksek Aşaması (1910)

Nisan Tezleri (1917)

Devlet ve İhtilal (1917)

İşçi Sınıfı İktidarı ve Kautski Melunu (1918)

?Sol? Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı (1929)

Toplu Yapıtları (ölümünden sonra, 45 cilt, 1960-1970)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home